Yüksek Öğretim Kurumunun Yüksek Yöneticilerinden bir Yüksek Grafikerlik Masalı
Adam Tarih bölümü mezunu. Üniversitede Tarih dersleri veriyor. Osmanlı Rus savaşlarını anlatıyor, Osmanlıdan Cumhuriyete nasıl geçildiğini anlatıyor. Bir gün üniversiteden ayrılsa ve işsiz kalsa ne yapar acaba? Tarih dergilerine başvurur, gazetelere, yayıncılara başvurur ve iş arar.
En kötü ihtimal; Bir dükkân açar, tost satar, gömlek satar.
Ama dükkânda TARİH SATABİLİR Mİ? Belki Sahaf açarsa tarih satabilir.
Adam; coğrafya bölümü mezunu. Bu adam bir Yüksek Okulda müdür. Bu adam müdürlükten ayrılsa, yani işsiz kalsa, COĞRAFYA dükkânı açıp coğrafya esnaflığı yapabilir mi? Diyelim ki coğrafyacı Emin Efendi diye ticarethane açtı, kim gelir, kim ne alır? Harita satmaktan başka ne satar?
Adam sosyolog, toplumbilimi yutmuş, okulda sosyoloji dersi veriyor, diyelim işsiz kaldı, mahallede SOSYOLOG Mahmut Efendi olarak SOSYOLOJİ dükkânı açarsa para kazanır mı?
Bunlar serbest meslek sahibi olamayanlar… Dükkan açıp kendine çalışamayanlar… Bunlar illa
ve kesinkes maaşlı çalışacak. Çare yok…
Adam hukuk fakültesinde hoca… Medeni hukuk dersleri veriyor, karı koca nasıl boşanır, nafaka davası veya çocuk velayeti konularında uzman. Adam rektörle geçinemiyor okuldan ayrılıyor. Bürokrasiden nefret ediyor ve HUKUK dükkânı açıyor.
Bu dükkânda ne satabilir? Hukuk! Bu dükkânın adı ne olabilir? Ahmet Efendi Hukuk Bürosu.
Olur mu, olur! Milletin hukuk konusunda vekilliğini yani avukatlığını yapar mı yapar. Demek ki ders verdiği alanla ilgili PİYASADA İŞ YAPABİLİR!
Adam Mühendislik Fakültesinde İnşaat mühendisliği dersleri veriyor. Beton hesapları, demir miktarı, inşaatın statik hesapları vs. Diyelim bunu da fakülteden kovdular, adam işsiz kaldı, Mühendislik Bürosu açıp PİYASA iş yapar mı, bal gibi yapar.
Adam eczacılık fakültesinde hoca, okuldan kovuldu. Piyasada eczane açar mı, açar…
Adam tıp fakültesinde hocalık yapıyor, fakülteden ayrıldı, piyasada Doktor Muayenehanesi açar mı açar. Adam Yüksek Mühendis ise piyasada Mühendislik yapamaz mı, yapar!
Adam Grafik bölümünde hoca, öğrencilere grafik tasarım dersleri veriyor. Öğrencilere şunu yapın diyor, yapıyorlar, olmuş, olmamış diyor not veriyor. Ama asla tasarımı kendisi öğrencinin gözü önünde yapmıyor… Olmamışsa niye olmamışı anlatmıyor, biraz daha araştır diyor, doğrusunu kendisi yapıp göstermiyor…Öğrencilerin geleceği bunun elinde… Mastırı
var ya, hocalık yaparken üstelik doktora da yapıyor. Akademik kariyer o biçim. Yabancı dil sınavını da verirse; beş yıl sonra prof.luğu hedefliyor…
Allah saklasın bu yüksek grafiker kişi okuldan ayrıldı diyelim.
Grafik Tasarımcı olarak serbest meslek sahibi olarak DÜKKAN açabilir sanıyoruz değil mi?
Hayır açamıyor. Çünkü genelde bu arkadaşların çoğunun piyasa tecrübesi yok. Lisans eğitimini bitirip hemen master ve doktora yapmışlar ve piyasada bir kartvizit bile tasarlamamışlar, bir broşürü matbaaya vermemişler… Hatta çoğu lisans eğitimini grafik bölümünde bile yapmamışlar…
Ama grafik hocası olmuşlar ve öğrenci yetiştirmişler. Nasıl yetiştirmişler onu öğrencilerine soracaksınız.
Bu arkadaş dükkan açamayınca piyasada maaşlı iş arıyor, bakın ne oluyor…
Başvurduğu yerler diyorlar ki; sayın hocam bu güne kadar yaptığınız eserler nerede, hoca diyor ki; benim eserlerim yok, en büyük eserim öğrencilerim, onların eserlerini gösteririm…
Patron diyor ki; aman hocam biz öğrencilerinizi değil sizi işe alacağız, hukuk dersi veren hoca avukatlık yapabilmeli, tıp dersi veren hoca hasta tedavi edebilmeli. Her hastalıktan anlayan pratik doktorlara bile pratisyen hekim denir, siz niye grafik tasarımda pratik yapamadınız?
Hoca diyor, ben koskoca akademik kariyer sahibiyim, teori olmazsa pratik olmaz, ben bizzat iş yapmam iş yaptırırım.
Hoca patrona ders anlatarak veya emrine verilecek grafikerlere ders vererek para kazanacağını sanıyor. Oysa ders değil masal anlatıyor.
Patron hocaya bilgisayarın karşınıca geç, çalış, üret görelim diyor.Hoca, ben üretmem üretemem, bu güne kadar hiç üretmedim ama dersini verdim diyor.
Patron diyor ki; üretmediğin şeyin dersini nasıl verdin? O zaman mühendis de proje çizmesin, doktor da ameliyat yapmasın… Okullarda asıl olan hem teorik hem pratik bakımdan mükemmel öğrenciler yetiştirmek değil midir? Kusura bakmayın sayın hocam, ben sizi de sizin öğrencilerinizi de işe alamam, çünkü bize iş yapan eleman gerekiyor. Sizi yönetici diye alsak bile işin pratiğini bilmeden sadece teoriyle işi yönetemezsiniz, size bol şanslar.
Bir yüksek okulda ders veren, bir yüksek grafikerin yüksek masalı böyle…
Bu yüksek grafikerin yetiştirdiği öğrenciler, piyasada ne durumda varın siz düşünün…
Niçin ipini koparan duvarcı, pazarcı, manav, bakkal çırağı grafiker olabileceğini sanıp grafikerliğe bodoslama dalıyor, bu cesareti nereden alıyor, anladınız mı?
3 ayda grafik tasarımcı yetiştiririz diyen dershanelerin sorumsuzca para kazanmasının nedeni belli oldu mu?
Niçin grafik programı satıcıları veya program öğreticileri teknik adamlar Grafik Tasarım hocası diye algılanıyor nedeni anlaşıldı mı?
Niçin grafik yarışmalarında kepazelikler yaşanıyor, niçin alaylılar genç mekteplilerle alay ediyor, şimdi daha iyi anlaşıldı mı?
Hepsi yüksek grafikerlik masalı yüzünden…
Bu masalın yazarı büyük, tanınmış ve ünlü bir yazar, adı YÖK.
YÖK yazarsa böyle yazar… YÖK’ün yazısı, sanki grafikerin alın yazısı… Aslında hazin ve hain bir masal…
Yeni mezun diplomalı grafikerler karşısında da 3 aylık dershane mezunu grafikerler. Piyasa tecrübeli hocanın karşısında, mastırlı, doktoralı ama piyasaya iş yapamayan hocalar… Böylece, yeni mezun grafiker elbette bocalar !
Elbette bütün bu olan biteni de YÖK beğenir… Çünkü YÖK demek, YÜKSEK öğrenim kurumu demektir. YÜKSEK grafik Hocaları yetiştirilmesi için katkıda bulunur, bulunur da piyasada neden YÜKSEK hocaların YÜKSEK grafik tasarımları görülmez?
TURKEY logosu kime yaptırılmıştı?
Bu yüksek anlayış sayesinde Türkiye yüksek yerlere gelecekmiş.
İnandınız mı?
Faruk ÇAĞLA
(3 Eylül 2011 ‘de yazıldı Temmuz 2015′de revize edildi.)
